BULGUR ÇORBALARI
Çorbalar
Düurcuk Çorbası; Düurcuk bulgurun incesine verilen isimdir. Sabah çorbası olarak bilinir. Bu çorba ikram edilirken peynirli dürümde bulundurulur. Dürümde çömlek peyniri kullanılır. Bu çorba soğan ve salça tereyağında kavrularak yapılır.
Yarma Çorbası; yarmadan yapılır. Yaz aylarından yarma hazırlanır. Kış boyunca bir yenilen içilen bir çorba olup yoğurtlu yapılır.
BulgurÇorbaları
Bulgurdan yapılan çorbalar, tarhanadan sonra Kastamonu
yöresinde en
çok tüketilen gıdalar arasındadır. En önemli özelliği
yapımında Kastamonu'da
yetiştirilen siyez ve gernik türü buğdaylarının
kullanılmasıdır. Buğdaylar
kalburdan geçirilip, yıkanır. Kazanlarda pişene kadar
kaynatılır. Kaynama
esnasında piştiğini anlamak için bulgur tanelerinden biri
kırılıp içine bakılır.
İçinde az miktarda akı kalmışta tam kıvamına olduğu anlamına
gelmektedir.
Pişen buğday kurumaya bırakılır, taş ve tozlardan
arındırıldıktan sonra, 'yarma'
olmak üzere su değirmenlerine gönderilir. Değirmende
kabuklarından ayrılan
bulgurlardan iri olanı pilavlık, ince olanı ise çorbalık
olarak kullanıma sunulur.
Bulgur Yemeğinin Hikâyesi:
Osmanlı Sultanı Dördüncü Murad Han,
Bağdat seferine giderken Misâlî Baba'nın bulunduğu köyün
yakınında bir
yerde ordusunu istirahate çekmişti. Bu sırada çevreyi dolaşan
Sultan, köye
uğradı. Köyün alt tarafında gördüğü küçük bir kulübenin
kapısını çaldı. Sultanı,
nûr yüzlü bir zât karşılayıp, tebessüm ederek içeri aldı.
Onun velilerden
olduğunu fark eden Sultan, hürmetle huzurunda oturup, bir
müddet sohbetini
dinledi ve duasını aldı. Ayrılıp giderken Sultana birkaç avuç
bulgur ve bir torba
da saman verdi. Sultan bunları alıp ordusuna döndü. O gün
yemek zamanı
kendisine Misâlî Baba tarafından hediye edilen birkaç avuç
bulgur ile yemek
yapılmasını istedi. Emir üzerine bulgur yemeği (pilav ve
çorba) yapıldı. Bu
bulgur pişirilirken gitgide artıp çoğaldı ve kazanlar dolusu
yemek oldu. Bütün
ordu yiyip doyduğu halde yine de arttı. Sultan Murad, Misâlî
Baba'nın ve yol
boyunca ziyaret ettiği veli zatların duası bereketiyle
tarihte benzeri az görülen
bir zafer kazandı.
Anakız Çorbası
Bulgur çorbalarının en meşhurlarından birisi 'Anakız Çorbası'
olarak
bilinen Mercimekli Bulgur Çorbasıdır. Analı Kızlı olarak
bilinen çorbadan
tamamen farklıdır. Bu çorba Daday'ın kırsal kesimlerinde ve
köylerinde 'Çakır
Çorba' olarak adlandırılır. Yapılışı geleneksel Türk aile
yapısında anadan kızına
öğretilerek nesilden nesle aktarıldığı için bu adı aldığı
sanılmaktadır.
Hikâyesi: Rivayete göre bu yemeği ilk Suzi ana adındaki bir kadın
yapmıştır. Daha sonra yemeğe bu ismi kendisinin verdiği
söylenmektedir. Suzi
ananın tam sekiz tane oğlu vardır. Kız çocuk özlemiyle yanıp
tutuşmakta olan
Suzi ananın Tanrı'ya yakarışları boş çıkmamıştır. Bir kız
evlat sahibi olmuştur.
Suzi ana kızını büyütüp evlenecek yaşa getirmiştir. Suzi
ananın kızına sık sık
görücüler gelmeye başlar. Fakat Suzi ana hepsine bir bahane
bulup kızını bir
türlü vermemektedir. Kızı bir gün bir gence aşık olur ve
onunla kaçar, biricik
kızının yanında olmamasına dayanamayan Suzi ana yataklara
düşüp hastalanır.
Bunu öğrenen kızı eşini de ikna ederek anasının elini öpmeye
gider. Kızının
özlemiyle yaşayamayacağını anlayan anne kızını affeder. Kırk
gün kırk gece
ziyafet düzenlenir. Analı Kızlı yemeği bu muhteşem düğün
esnasında yapılan
çok özel bir yemek olarak nesilden nesle aktarılır.
Malzemeleri:
1 Adet Orta Boy Soğan, Sıvı Yağ 1/4 Su Bardağı, Salça
1 Yemek Kaşığı, 12 Bardak Su, Yeşil Mercimek 1 Su bardağı, 1
Su Bardağı
Duru Pilavlık Bulgur, 1/2 Su Bardağı Yoğurt, 1 Yemek Kaşığı
Nane, Tuz.
Yapılışı: Soğan soyulur, yıkanır, ince ince doğranarak yağda
kavrulur.
Salça ilave edilip karıştırılır ve su dökülerek kaynatılır.
Mercimek yıkanarak
tencere içindeki suya eklenir. Kaynadıktan sonra bulgur ilave
edilir. Bulgur
ilave edilerek mercimek ve bulgur yumuşayıncaya kadar
kaynatılır. İnmesine
yakın yoğurt ve nane ilave edilir kaynadıktan sonra tuz
atılır ve ocaktan alınır.
Yorumlar
Yorum Gönder